YAŞAM YİTİM ACISIDIR.
YAŞAMAK,YİTİRMENİN
ACISINI ÇEKMEKTİR.
ÖLÜM YİTMEKSE,
YAŞAM DA YİTİRMEKTİR.
YAŞAMAK,YAŞAMIN NASIL,
TÜKENDİĞİNİ YAŞAMAKTIR.
YAŞAM YIKIMSA,
YAŞAMAK YIKMAKTIR.
ÖLÜM BİTMEKSE,
YAŞAM TÜKENMEKTİR.
YAŞAM YİTİRMEKSE,BİRLİKTE YAŞAMAK,YİTİRTMEKTİR.
2
Yaşam ne denli gecikirse geciksin,
Ölüm hep zamanında gelir-
ölüm gecikmez.
Kişi doğumundan bu yana,
yaşamını ne denli belirgin yaşamışsa,
bugünden ölüm gününe uzanan süreç de
o denli belirsizdir.
Yaşayabileceklerimiz,eninde sonunda,
doğum günlerimizdir-ölüm günlerimiz
değil.
4.
İNSANI İNSAN YAPAN,ÖLÜMDÜR.
İNSANNIN HER YAPTIĞI,ÖLÜMDEN KAÇIŞ OLARAK ANLAMLIDIR
ANCAK-HER BİR İNSAN EYLEMİNİN TEK BİR ANLAMI
OLACAKSA,ANCAK BU...
İNSAN,ÖLMEMEĞE ÇALIŞAN HAYVANDIR.
YAŞAM DA,ÖLÜMÜN BELİRGİN BİR BİLİNÇ İÇERİĞİ OLMASIYLA
BAŞLAR-VE ÖLÜMÜN BİR TÜREVİNDEN BAŞKA BİRŞEY
DEĞİLDİR.
YAŞAMA İTİCİ GÜCÜNÜ VEREN ,ÖLÜMDÜR.
ÖLÜM OLMASAYDI,YAŞAM İÇERİKSİZ
-ANLAMSIZ-OLURDU.
YAŞAMIN HER ÖNEMSİZ,KÜÇÜK,UFACIK OLAYI,
BİR YAŞAM OLAYI OLARAK,ÖLÜM OLGUSUNA
DAYANIR.
İNSANIN EN ANLAMLI YARATISI,MEZARDIR.
İNSANLARIN EN ANLAMLI OLDUKLARI YER,MEZARLIKTIR-
ÖLÜLERİN DE,YAŞAYANLARIN DA...
YAŞAM YAŞAYAN İNSANIN KENDİNDEN KAÇMASIDIR;
ÇÜNKÜ ONUN 'EN-KENDİ-OLDUĞU',ÖLÜMDÜR-
YAŞAMI DA BUNUN BİR DEĞİLLEMESİ YALNIZCA...
YAŞAM,ÖLÜMÜ DEĞİLLEMEKLE,TEMELDE,KENDİNİ
DEĞİLLER,ÇÜNKÜ YAŞAMIN ANLAMI,ÖLÜMDE TEMELLENEN
BİR ANLAMDIR-BAŞKA BİR ANLAM DA,YOKTUR.
ANLAM,ÖLÜMDÜR.
ANCAK ÖLÜMÜ UNUTMAYAN;ONU
BİR ANLAM TEMELİ OLARAK,
KENDİ DAYANAĞI OLARAK,
SÜREKLİ 'CANLI'TUTAN BİR YAŞAMDIR,
ANLAMLI YAŞAM.
''Gallipoli''/Heidegger de ki işte O.ARUOBA
6.
EVET,İŞTE:
YAŞADIKLARIMIZ
ÖLDÜRDÜKLERİMİZDİR.
BAŞKA TÜRLÜ NASIL OLSUNDU Kİ:BİR BELİRLİ YAŞAM
ANINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN,YAŞARKILINAN BİR ŞEY,
O ANIN GEÇİP GİDİŞİYLE,YOKOLMAK ÜZERE VAREDİLMİŞ
OLMAZ MI?
BİR BELİRLİ ANDA YAŞANAN,
O ANIN GEÇİCİLİĞİ YOLUYLA
ÖLÜME TESLİM EDİLİR.
HER YAŞANAN GEÇİCİDİR;
HER YAŞAYAN ÖLÜMLÜ...
ÖLÜM DE,ÖYLEYSE,YAŞAYANIN GEÇİCİLİĞİDİR.
-AMA,DEMEK Kİ,ANCAK YAŞAMIŞ OLAN ÖLEBİLİR:
ÖYLEYSE,ÖLEN,YAŞAMIŞ OLANDIR-YAŞAYAN DA,
ÖLECEK OLAN;YANİ,YAŞAYAN--ÖYLEYSE,İŞTE,
ÖLÜM YAŞAMDIR.
YAŞAM NE DENLİ ÖLÜMSE,
ÖLÜM DE O DENLİ YAŞAMDIR.
ÖLEN,ÇÜNKÜ,ANCAKYAŞAMIŞSA ÖLEBİLİR-
ANCAK YAŞAMIŞ OLAN ÖLEBİLİR;VE TERSİ-
ANCAK ÖLMÜŞ OLAN YAŞAYABİLİR...
ÖYLEYSE,
ÖLDÜKLERİMİZ DE,HEP YAŞADIKLARIMIZDIR
-NASIL,YAŞADIKLARIMIZ,HEP,
ÖLDÜRDÜKLERİMİZSE...
NEYİ Kİ YAŞARIZ,ONU ÖLÜRÜZ
-ÖLDÜĞÜMÜZ DE,HEP,YAŞADIĞIMIZDIR.
1
28 Temmuz 2012 Cumartesi
Oruç Aruoba dan
Ama ölümden ürkerek kendini çoraklaşma karşısında saf haliyle koruyan yaşam değil, ölüme katlanarak kendini onun içinde elde eden yaşamdır, tinin yaşamı. Tin, kendini mutlak kopmuşlukta bulmakla kazanır ancak, kendi hakikatini. (Hegel)
*****
Yaşamın, beklediğinin gelmemesi - ki, işte:
senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen
olacak.
****
Yaşamın, seni ulaşman gereken düzeyin altında
tutmağa çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de)
savaşmakla geçecek. - Bu yüzden de, ulaşman
gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak
o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur:
Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken
düzeyin altında kalman...
Ama savaşacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da
aynı olmayacak mı zaten - sen, zaten, ulaşman
gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? - Ama,
savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin
düzeye savaşarak gelmiş olacaksın - - bu da boşuna
olmayacak.
4
Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin
şeylerin altında ezilmenin süreci olacak.
Yaşamı 'hafifçe' yaşayabilseydin, yaşamın olayları da
uçup giderler, sana yük olmazlardı - ama o zaman da,
uçucu, boş olurdu yaşamın. Bu yüzden, yaşadığın her
olayı 'ağır'laştıracaksın; ki uçup gitmesin, omuzuna
çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın.
Yaşaman, yaşamın yükünü yüklenmek olacak.
Yaşam, yükleneceğin yüktür.
Yaşamın, yükündür.
6
Yaşamda atmak isteyeceğin her adımın
bir bedeli olacak: ancak bedeli ödemeğe
hazır olursan atabileceksin o adımı - bedeli
'peşin' ödemeyeceksin; adımı atmaya hazır değilsen,
bedeli de ödeyemezsin: Adımı atma anında,
bedeli de ödemeğe hazır hale gelmiş olacaksın.
8
Yaşam gidince ne yapacağını bilemediğin, ama gitmek
istediğin yerlere doğru katettiğin yollardan oluşacak -
ki bunlar, belki, o yerlere gitmek istediğini bile ancak
sonradan anlayacağın yollar olacak...
10
Yaşamın, sürekli gireceğin çıkmazlardan oluşacak;
hep girip, hep çıkacaksın çıkmazlara, çıkmazlardan:
son gireceğin çıkmaz da, hiç çıkamayacağın çıkmaz
olacak - sen en son çıkmazına girdiğinde,
yaşamın da 'düze' çıkacak...
19
Yaşamın, beklediğinin gelmemesi - ki, işte:
senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen
olacak.
23
Yaşamında öteki kişilere ulaşabildiğin anlar,
bir ormandaki kuş ötüşleri gibi olacak: uzaklardan gelip
geçerken kısacık bir süre yapraklarda yankılanacaklar
- o kadar...
Orman, bütün sessizliğiyle, yine yalnız,
duracak orada.
24
Yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca,
çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu
noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş
kişilerden hiçbiri yok yanında:-
Sen, bir an, "Buradayım" demek için durunca,
onlar, artık, "orada" olacaklar - "buradayım artık" bile
demeyecekler sana, "orada"larından seslenerek...
"Burada"nda kimse bulunmayacak
- "orada"ndan da kimse seslenmeyecek sana...
54
Yaşamın, tasarladıkların ile gerçekleştirebildiklerin
arasında gidip gelecek: gerçekleştirebildiklerin
tasarladıklarından hep eksik;
tasarladıkların gerçekleştirebildiklerinden
hep fazla:-
Hep, hem eksik, hem fazla olacak yaşamın
- gerçekleri eksik, tasarıları fazla...
Hep eksiklikler yaşayacaksın - ve, hep, fazlalıklar...
Yaşamın bu olacak işte:
eksik - fazla...
70
Öyle yaşayacaksın ki, kendin bir türlü olgunlaşamadan,
arkanda olgun ürünler bırakıp yürüyeceksin - ancak
da olgun olduklarında bırakacaksın onları ardında...
Çünkü sen kendin de, olgun hale geldiğinde,
kendi ardında kalacaksın - bırakacaksın kendini
ki,
ardında kalsın...
71
Yaşamda yapabileceklerin, zaten, yapabildiklerin
olacak - ama yapabildiklerin, yapabileceklerinden
daha az olabilecek : ıskalayabileceksin - bundan da
korkma, kaçınma; zaten, yapabileceklerini
yapabildiklerinden ayrı, bağımsız olarak
saptayabilseydin, 'herşeye kadir' olurdun!
Yapabileceklerine boşver - yapabildiklerini yap!
ORUÇ ARUOBA
Aan
Yaşamın sana bir şeyler öğretir durur hep,
Dolayısıyla kendi yaşamının yada varlığının anlamını sorgular durursun,
Yaşamın dolu dizgin su gibi yıllar olur bazen
bazen de çölde kum gibi..ne kadar farklı şekillere bürünse de
hep bir aynilik vardır..
yani çölde kumlar boyuna yer değiştirir ama çöl daima çöldür.
Ama bazen de doğa, toprak gibi değişken ve can veren bir yaşama sahip olabilirsin
bir bakmışın bir çay filizisin
bir bakmışsın bir meşe ağacı
umut edersin böyle bir yaşam sürecini ama sana genel olarak uzak kalır bu
Su olayım bakir kalayım dersin her yaşanmamışa
ama kumluk çıkar kadere
en fazla "yalnız" bir dağ oluverirsin
bir bulut alsın beni Akdeniz e bıraksın istesende
tam da burda yaşamında ne çok bir zamanın "istemekle- dilemekle" geçtiğini farkedersin
Ama yaşamın sana yaşamının anlamından başka şeyler de öğretir şüphesiz,
mesela;
Daha kötüsü olabilir mi? diye sorarsın bazen.
Sonra evet, her zaman daha kötüsü vardır
Hiç bitmesin anlarında,
Aslında yaşamını bağladığın,
Varolma gerekçelerinin ait olduğu var'lıklarının
aslında olmadığını, yada onların şişmiş bir prezervatif gibi bir şey
hem de işte öyle iğrenç bir şey olduklarını farkedebilirsin
Diyebilirsin de;
"Bunca yıl farklılığımın nefret doğurduğunu öğrenmek için yaşamışım"
Ne zannetmiştin ki
Yine de arada tüm renkleri görme fırsatını sunar sana yaşamın
Ve bazen de dostlarının-dostluklarının, kullandıkça, kullanıldıkça
pekiştiğini güzelleştiğini farkedersin
Ağlamak istersin ağlayamassın
Yaşarsın doya doya; yada doymaya kanayarak
Giden
anlamsız sorgusuz
katı ve yabancı
nasıl başladıysa öyle bitenler
kesik kesik kelime kelime
büyüyor içimde gidişler
cümle düğüm
sancılı hayal
kayboluşları kaçışları
hayatı kusuyorum
boğulamıyorum
katı ve yabancı
nasıl başladıysa öyle bitenler
kesik kesik kelime kelime
büyüyor içimde gidişler
cümle düğüm
sancılı hayal
kayboluşları kaçışları
hayatı kusuyorum
boğulamıyorum
Alışmak
Bugün aynı,
Aynı yakıcı
Aynı bunaltıcı
çekilmez çelişkiler
yüz yüze
lanet ve ben
İnsanlar aynı soğuk
Dostlar aynı uzak
Sevgi hissi yok
Hatırlamak
Biliyorsun, bana yasak.
Lanet tanıdık yüzler
Görmek istemediğim zaman görünürler
Utanmadan yaşadığım
Bana ödünç verilen her şey
Sıcak ve yakıcı
Aydınlık bu kadar karanlık mı gelir
Gözlerim ağır
Uykum yok
soğuk
Herşey inat ve kıllığına sanki
beni delirtmek
yormak kızdırmak için...
Sıcakta tehlikeliyim sanırım
-Yanımdam gelip geçen insanları saçlarından tutup cama indirebileceğimi hissettim-
Heryerde zaman önemsiz, sabah öğle, akşam
Sonsuz, sınırsız hiç bitmeyecek gibi
İğren ilkel insanlar
Yıpratın, yorun
Delirtin beni
Bağırın, şişirin, skn kafamı
Bugün bir farklı
Aynı çekilmeze bir bütün...
Aynı insanlara
boğulan buğuk
Kanıyorum, acıyorum
Patlamaya çoktan yakınım
Yanıyor içimin bir kenarı
Omuzlarımın arası ağrıyor
Şikayet ediyorum
Ne? Havamı , bahane mi,
Alışabilir miyim
EST
Ufuk'un, tavsiyesi ile okumaya başladığım kitap 3te2 sini okumama rağmen tad vermedi, yeni bir bilgi edinemedim. Amma nihayet sonlara doğru bi faydasını gördüm.
Kitabın sahiplenmediği bir sav ; Hayat kontrollü deliliktir yani, İnsanın yaşamında, hiç bir şeyin önemli olmadığını kavradıktan sonra, "şeyleri" seçmeye devam etmesidir.
hakketten de geriye yada etrafımıza baktığımızda bi çoğumuzun saçma sapan işlerin ve ideallerin arkasında yıprandığımızı görebilirsin. Gençlerin günlük boğuşmaları, büyüklerin ekmek kavgaları,
tümünün kendine göre "adam olmaya" - edilgen bir çevre yaratmaya- çalışma gayreti, hakkettende ööle yani böyle bir gayret içindeler. daha fazla "adam" olmak istiyorlar. Burada ilgi gösterdiğim hamsi yiyen ile kalkan yiyen aynı vitamini almakta ancak insanlar kalkan yiyebilme gayreti ile kendilerini yıpratıyorlar.
Oysa ki tümünüz hayatı, varlığı, somut olan neyi varsa; her şey olan hiçbir şeye varlıklarınızı adama gayretindesiniz. Adandığınız her şeyin son nefeste hiçbir şey olduğunu göreceksiniz.
Ancak hiç bir şey olduğunuzda "herşey" olduğunuzu görebilirsiniz, ancak buna cüret edemessiniz!
Herşey olan hiçbir şeye yaşamını adamışsın.Burda biraz fight club yapıyoruz, ve diyoruz ki ancak hiçbir şey olduğunda; her şey olabilirsin.
Demişken (bu benim örneğim ) filmin başında Jack , ağzına tabanca sokulmuş vaziyette dir, ayrıca 2dakika sonra patlayacak bir bomba vardır, her halukarda ölecekken o ağzına giren tabancanın hijyenik olup olmadığını merak etmesi bir aydınlanma olmakla birlikte kontrollü deliliktir. Saçmalıklar arasında kendi saçmalığını seçmekte.
Diğer sav:
Çevrenizde çeşitli rahatsız edici durumlar -sinir bozucu-her zaman vardır, kişiler - davranış kalıpları falann . Diyor ki uzmanı, birşeyi değiştirmeye çalışmak, Ya da onu görmezden gelmek , ona sabretmek, o şeyin sürekliliğine yol açar. Bu şeyi ortadan kaldırmanın tek yolu, onu gözlemlemeniz, onun nerede-ne olduğunu anlamanızdan geçer.
Onunla büsbütüm birlikte olmak onun ortadan kalkmasına neden olur.
Diğer sav :
Yaşamlarımızı etkileyen ve böylece yönlendiren izler vardır. Hatta bu izleri bizi biz yapan olumlu-olumsuz özellikler olarak görürüz. Efenim ben hayatta yumurtanın beyazını yemedim sevmem. Biri yemek yerken telefonda benimle konuşursa dayanamam, farkında olmadan sinirlenmeye başlarım.
Bir kadın bana sırf nazlanmak için nazlanırsa bu bana son nazlanışı olur. :) bunlar benden di,
Davranışların genellikle bir nedeni vardır ; yaşadığın geçmiş yaşantı deneyimleri, aile, çevre... neden-sonuç , neden-sonuç. Bu hayatlarınızı yönetmesine izin verdiğiniz şeyleridr.
Düzelmesi gereken davranışlarınıza sorun, kim yaptı , kimin etkisi ? İşte böylece "yanlış neden" gerçekliğinden kurtulunuz. Sevgili okur, biri sana küfrettiğinde sinirleniyorsan burda sana küfredildiğinde sinirlenme davranışı öğretilmiştir. Etki-tepki diyebilirsin ancak, sen burda kendi isteğinle sinirlenmiyorsun, Sana daha evvel bu davranışa öfkelenmeyi öğreten kişi yada o anda seninle etkileşen kişi, o kişi senin öfkelenmene neden oluyor. Sen buna müsade ediyorsun (dolayısı ile senin hayatınıda yönetmiş olmuyor mu?). Eğer öfkeleneceksen kendi isteğinle özgürce öfkelen ama birilerinin seni öfkelendirmesine müsade edecek kadar edilgen olma, olma işte. Kendin ol.
Saçma geldi demi, çünkü sen bir dallamasın, hayatın boyu birileri senin davranışlarını yönlendirecek.
:)
Diğer sav :
Sen tüm deneyimlerinin bir kaynağısın ancak kendi yaşantının üzerinde en ufak bir kontrolün yok. Yapabildiğin tek şey olanı seçmek. Aldığını istemek. Aldığını istemeyi öğrendiğinde istediğini alıyorsun. Böylece istediğin herşeyi edinebilirsin , ancak aldığını istediğin sürece.
Evet gerçektende yapabildiğin tek şey olanlar arasından birini istemek. hangi etkiye hangi tepkiyi vereceğin binlerce yıldan beri belirlenmeye devam ediliyor.
Kitapta bir Zen ustasının söyledikleri ilgimi çekti, bende bunu açıkcası dile gitirmiştim ama adam benden 250 yıl önce söylemiş.
Aydınlanmak için: Evrende çabalamaya gerek yoktur, yalnızca sıradan ol; özel olan hiçbir şey yoktur. Bağırsaklarını rahatlat, çişini yap, kıyafetlerini giy, yemeğini ye,ibadetini yap, yorulduğunda git uzan. (Zihninde Allah'a – Zen'e, Budha'ya ,Dharmaya - ulaşmak konusunda hiç bir fikir olmasın)
Cahil kimseler bana gülebilirler, fakat bilge olanlar beni anlayacaklardır.
Bu ustanın sözünü başka bir zamanda, bir usta birine şöyle diyerek bir yorum getirmiş: - Çimleri biçerken, yalnızca çimleri biç. Benimle konuşurken yalnızca beni düşün, benimle ol.
Ekonomiste sormuşlar efenim: fransız devriminin ekonomiye etkisi ne olmuştur ? (223 yıl önce olan) diye
- konuşmak için erken, bekleyelim görelim demiş efenim. :))
bu fikirlerin doğruluğu da aynen ööle.
Kitabın sahiplenmediği bir sav ; Hayat kontrollü deliliktir yani, İnsanın yaşamında, hiç bir şeyin önemli olmadığını kavradıktan sonra, "şeyleri" seçmeye devam etmesidir.
hakketten de geriye yada etrafımıza baktığımızda bi çoğumuzun saçma sapan işlerin ve ideallerin arkasında yıprandığımızı görebilirsin. Gençlerin günlük boğuşmaları, büyüklerin ekmek kavgaları,
tümünün kendine göre "adam olmaya" - edilgen bir çevre yaratmaya- çalışma gayreti, hakkettende ööle yani böyle bir gayret içindeler. daha fazla "adam" olmak istiyorlar. Burada ilgi gösterdiğim hamsi yiyen ile kalkan yiyen aynı vitamini almakta ancak insanlar kalkan yiyebilme gayreti ile kendilerini yıpratıyorlar.
Oysa ki tümünüz hayatı, varlığı, somut olan neyi varsa; her şey olan hiçbir şeye varlıklarınızı adama gayretindesiniz. Adandığınız her şeyin son nefeste hiçbir şey olduğunu göreceksiniz.
Ancak hiç bir şey olduğunuzda "herşey" olduğunuzu görebilirsiniz, ancak buna cüret edemessiniz!
Herşey olan hiçbir şeye yaşamını adamışsın.Burda biraz fight club yapıyoruz, ve diyoruz ki ancak hiçbir şey olduğunda; her şey olabilirsin.
Demişken (bu benim örneğim ) filmin başında Jack , ağzına tabanca sokulmuş vaziyette dir, ayrıca 2dakika sonra patlayacak bir bomba vardır, her halukarda ölecekken o ağzına giren tabancanın hijyenik olup olmadığını merak etmesi bir aydınlanma olmakla birlikte kontrollü deliliktir. Saçmalıklar arasında kendi saçmalığını seçmekte.
Diğer sav:
Çevrenizde çeşitli rahatsız edici durumlar -sinir bozucu-her zaman vardır, kişiler - davranış kalıpları falann . Diyor ki uzmanı, birşeyi değiştirmeye çalışmak, Ya da onu görmezden gelmek , ona sabretmek, o şeyin sürekliliğine yol açar. Bu şeyi ortadan kaldırmanın tek yolu, onu gözlemlemeniz, onun nerede-ne olduğunu anlamanızdan geçer.
Onunla büsbütüm birlikte olmak onun ortadan kalkmasına neden olur.
Diğer sav :
Yaşamlarımızı etkileyen ve böylece yönlendiren izler vardır. Hatta bu izleri bizi biz yapan olumlu-olumsuz özellikler olarak görürüz. Efenim ben hayatta yumurtanın beyazını yemedim sevmem. Biri yemek yerken telefonda benimle konuşursa dayanamam, farkında olmadan sinirlenmeye başlarım.
Bir kadın bana sırf nazlanmak için nazlanırsa bu bana son nazlanışı olur. :) bunlar benden di,
Davranışların genellikle bir nedeni vardır ; yaşadığın geçmiş yaşantı deneyimleri, aile, çevre... neden-sonuç , neden-sonuç. Bu hayatlarınızı yönetmesine izin verdiğiniz şeyleridr.
Düzelmesi gereken davranışlarınıza sorun, kim yaptı , kimin etkisi ? İşte böylece "yanlış neden" gerçekliğinden kurtulunuz. Sevgili okur, biri sana küfrettiğinde sinirleniyorsan burda sana küfredildiğinde sinirlenme davranışı öğretilmiştir. Etki-tepki diyebilirsin ancak, sen burda kendi isteğinle sinirlenmiyorsun, Sana daha evvel bu davranışa öfkelenmeyi öğreten kişi yada o anda seninle etkileşen kişi, o kişi senin öfkelenmene neden oluyor. Sen buna müsade ediyorsun (dolayısı ile senin hayatınıda yönetmiş olmuyor mu?). Eğer öfkeleneceksen kendi isteğinle özgürce öfkelen ama birilerinin seni öfkelendirmesine müsade edecek kadar edilgen olma, olma işte. Kendin ol.
Saçma geldi demi, çünkü sen bir dallamasın, hayatın boyu birileri senin davranışlarını yönlendirecek.
:)
Diğer sav :
Sen tüm deneyimlerinin bir kaynağısın ancak kendi yaşantının üzerinde en ufak bir kontrolün yok. Yapabildiğin tek şey olanı seçmek. Aldığını istemek. Aldığını istemeyi öğrendiğinde istediğini alıyorsun. Böylece istediğin herşeyi edinebilirsin , ancak aldığını istediğin sürece.
Evet gerçektende yapabildiğin tek şey olanlar arasından birini istemek. hangi etkiye hangi tepkiyi vereceğin binlerce yıldan beri belirlenmeye devam ediliyor.
Kitapta bir Zen ustasının söyledikleri ilgimi çekti, bende bunu açıkcası dile gitirmiştim ama adam benden 250 yıl önce söylemiş.
Aydınlanmak için: Evrende çabalamaya gerek yoktur, yalnızca sıradan ol; özel olan hiçbir şey yoktur. Bağırsaklarını rahatlat, çişini yap, kıyafetlerini giy, yemeğini ye,ibadetini yap, yorulduğunda git uzan. (Zihninde Allah'a – Zen'e, Budha'ya ,Dharmaya - ulaşmak konusunda hiç bir fikir olmasın)
Cahil kimseler bana gülebilirler, fakat bilge olanlar beni anlayacaklardır.
Bu ustanın sözünü başka bir zamanda, bir usta birine şöyle diyerek bir yorum getirmiş: - Çimleri biçerken, yalnızca çimleri biç. Benimle konuşurken yalnızca beni düşün, benimle ol.
Ekonomiste sormuşlar efenim: fransız devriminin ekonomiye etkisi ne olmuştur ? (223 yıl önce olan) diye
- konuşmak için erken, bekleyelim görelim demiş efenim. :))
bu fikirlerin doğruluğu da aynen ööle.
3 Ocak 2009 Cumartesi
Yaşayabilmek
anlamsız sorgusuz
katı ve yabancı
nasıl başladıysa öyle bitenler
kesik kesik kelime kelime
büyüyor içimde gidişler
cümle düğüm
sancılı hayal
kayboluşları kaçışları
hayatı kusuyorum
boğulamıyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)