Ufuk'un, tavsiyesi ile okumaya başladığım kitap 3te2 sini okumama rağmen tad vermedi, yeni bir bilgi edinemedim. Amma nihayet sonlara doğru bi faydasını gördüm.
Kitabın sahiplenmediği bir sav ; Hayat kontrollü deliliktir yani, İnsanın yaşamında, hiç bir şeyin önemli olmadığını kavradıktan sonra, "şeyleri" seçmeye devam etmesidir.
hakketten de geriye yada etrafımıza baktığımızda bi çoğumuzun saçma sapan işlerin ve ideallerin arkasında yıprandığımızı görebilirsin. Gençlerin günlük boğuşmaları, büyüklerin ekmek kavgaları,
tümünün kendine göre "adam olmaya" - edilgen bir çevre yaratmaya- çalışma gayreti, hakkettende ööle yani böyle bir gayret içindeler. daha fazla "adam" olmak istiyorlar. Burada ilgi gösterdiğim hamsi yiyen ile kalkan yiyen aynı vitamini almakta ancak insanlar kalkan yiyebilme gayreti ile kendilerini yıpratıyorlar.
Oysa ki tümünüz hayatı, varlığı, somut olan neyi varsa; her şey olan hiçbir şeye varlıklarınızı adama gayretindesiniz. Adandığınız her şeyin son nefeste hiçbir şey olduğunu göreceksiniz.
Ancak hiç bir şey olduğunuzda "herşey" olduğunuzu görebilirsiniz, ancak buna cüret edemessiniz!
Herşey olan hiçbir şeye yaşamını adamışsın.Burda biraz fight club yapıyoruz, ve diyoruz ki ancak hiçbir şey olduğunda; her şey olabilirsin.
Demişken (bu benim örneğim ) filmin başında Jack , ağzına tabanca sokulmuş vaziyette dir, ayrıca 2dakika sonra patlayacak bir bomba vardır, her halukarda ölecekken o ağzına giren tabancanın hijyenik olup olmadığını merak etmesi bir aydınlanma olmakla birlikte kontrollü deliliktir. Saçmalıklar arasında kendi saçmalığını seçmekte.
Diğer sav:
Çevrenizde çeşitli rahatsız edici durumlar -sinir bozucu-her zaman vardır, kişiler - davranış kalıpları falann . Diyor ki uzmanı, birşeyi değiştirmeye çalışmak, Ya da onu görmezden gelmek , ona sabretmek, o şeyin sürekliliğine yol açar. Bu şeyi ortadan kaldırmanın tek yolu, onu gözlemlemeniz, onun nerede-ne olduğunu anlamanızdan geçer.
Onunla büsbütüm birlikte olmak onun ortadan kalkmasına neden olur.
Diğer sav :
Yaşamlarımızı etkileyen ve böylece yönlendiren izler vardır. Hatta bu izleri bizi biz yapan olumlu-olumsuz özellikler olarak görürüz. Efenim ben hayatta yumurtanın beyazını yemedim sevmem. Biri yemek yerken telefonda benimle konuşursa dayanamam, farkında olmadan sinirlenmeye başlarım.
Bir kadın bana sırf nazlanmak için nazlanırsa bu bana son nazlanışı olur. :) bunlar benden di,
Davranışların genellikle bir nedeni vardır ; yaşadığın geçmiş yaşantı deneyimleri, aile, çevre... neden-sonuç , neden-sonuç. Bu hayatlarınızı yönetmesine izin verdiğiniz şeyleridr.
Düzelmesi gereken davranışlarınıza sorun, kim yaptı , kimin etkisi ? İşte böylece "yanlış neden" gerçekliğinden kurtulunuz. Sevgili okur, biri sana küfrettiğinde sinirleniyorsan burda sana küfredildiğinde sinirlenme davranışı öğretilmiştir. Etki-tepki diyebilirsin ancak, sen burda kendi isteğinle sinirlenmiyorsun, Sana daha evvel bu davranışa öfkelenmeyi öğreten kişi yada o anda seninle etkileşen kişi, o kişi senin öfkelenmene neden oluyor. Sen buna müsade ediyorsun (dolayısı ile senin hayatınıda yönetmiş olmuyor mu?). Eğer öfkeleneceksen kendi isteğinle özgürce öfkelen ama birilerinin seni öfkelendirmesine müsade edecek kadar edilgen olma, olma işte. Kendin ol.
Saçma geldi demi, çünkü sen bir dallamasın, hayatın boyu birileri senin davranışlarını yönlendirecek.
:)
Diğer sav :
Sen tüm deneyimlerinin bir kaynağısın ancak kendi yaşantının üzerinde en ufak bir kontrolün yok. Yapabildiğin tek şey olanı seçmek. Aldığını istemek. Aldığını istemeyi öğrendiğinde istediğini alıyorsun. Böylece istediğin herşeyi edinebilirsin , ancak aldığını istediğin sürece.
Evet gerçektende yapabildiğin tek şey olanlar arasından birini istemek. hangi etkiye hangi tepkiyi vereceğin binlerce yıldan beri belirlenmeye devam ediliyor.
Kitapta bir Zen ustasının söyledikleri ilgimi çekti, bende bunu açıkcası dile gitirmiştim ama adam benden 250 yıl önce söylemiş.
Aydınlanmak için: Evrende çabalamaya gerek yoktur, yalnızca sıradan ol; özel olan hiçbir şey yoktur. Bağırsaklarını rahatlat, çişini yap, kıyafetlerini giy, yemeğini ye,ibadetini yap, yorulduğunda git uzan. (Zihninde Allah'a – Zen'e, Budha'ya ,Dharmaya - ulaşmak konusunda hiç bir fikir olmasın)
Cahil kimseler bana gülebilirler, fakat bilge olanlar beni anlayacaklardır.
Bu ustanın sözünü başka bir zamanda, bir usta birine şöyle diyerek bir yorum getirmiş: - Çimleri biçerken, yalnızca çimleri biç. Benimle konuşurken yalnızca beni düşün, benimle ol.
Ekonomiste sormuşlar efenim: fransız devriminin ekonomiye etkisi ne olmuştur ? (223 yıl önce olan) diye
- konuşmak için erken, bekleyelim görelim demiş efenim. :))
bu fikirlerin doğruluğu da aynen ööle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder